Gelecek Bizlerindir!

Merhaba, öncelikle seni tanıyabilir miyiz?

Merhaba, kendimi tanıtmaya önce neler yaptığım ve neler yapmak istediğimle başlamak isterim. 22 yaşında bir birey olarak devletimizin ve koruma altında kalan veyahut kalmış gençlere destek sağlayan derneklerin destekleriyle bir devlet üniversitesinde, iktisadi ve idari bilimler fakültesinde öğrenciyim, sınıfımın birincisiyim ve aynı zamanda başka bir üniversitenin de adalet programını bitirmiş bulunmaktayım. Hedefim ise ülkeme iyi hizmet edebileceğim bir konumda, benim gibi gençlerin zaten kötü olan ülke şartları içerisinde daha iyi ve daha entelektüel bir eğitim seviyesine ulaşabilmesi için faaliyetlerde bulunmak. Bunun için de liseyi bitirememiş, kaldığı kurumdan ayrılmış, destek göremeyen arkadaşlarıma açık lise sınavları için edebiyat dersleri vermekte ve üniversite sınavına hazırlanmalarına destek olmaktayım.

Koruma altında kalma sürecinden bahsetmek ister misin? Senin deneyimlerin neler?

Açıkçası pek iç açıcı bir deneyim olduğunu söyleyemeyiz. 13 yaşından 18 yaşına kadar farklı kurumlara farklı sebeplerle geçiş yapmak zorunda bırakıldım. Yapmadığım şeyler konusunda adıma tutanaklar tutuldu. Profilimin uymadığı ve psikolojimi bozabilecek kurumlara gönderildim ve ağır travmalar yaşadım. Gönderildiğim her kurumda yaşadığım problemler, bana göre vasıfsız ve yetersiz personeller nedeniyle yaşandı. Yeri geldi üç ay okul kaydım yapılmadı, bu nedenle sınıfta kaldım ayrıca kayırmacılığın had safhada olduğu zamanlar da yaşandı. Bu nedenle benim hakkımda karar vermesi gereken kişilerin daha kendileri hakkında karar verebilecek düzeyde olduğunu asla düşünmedim/inanmadım.

Devletimiz bizim için bütün imkanlarını seferber ederken, personellerinin yetersizliği nedeniyle bu imkanlardan faydalanamayan yüzlerce arkadaşım var. Özellikle çocukları 18’ine az bir zaman kalan ailelerine gönderme çabası ve bu nedenle memur olamayan bir sürü genç, devlet hastanelerinde sadece beş dakika psikiyatri ile görüşüp bir sürü ilaç kullanan genç ve bunların yaşadığı fiziksel ve mental sorunlar. Elbette insanların bu ilaçlara ihtiyacı vardı zor zamanlar yaşayan insanlardık ve bunları doktorlar veriyordu (ortaokul sonunda bu ilaçlar nedeniyle sınıfta kaldım ŞOK ile geçtim). Lakin çoğu çocuk için daha iyisi yapılabilirdi. Ayrıca bu sorun şu an devam etmese de geçmişte özellikle küçük çocukların kaldığı kurumlarda şiddet olaylarının yaşandığını biliyoruz. Bize hayatı öğretmek yerine tellerle çevrili binalarda yaşamayı öğrettiler ayrıca çoğu kurumda telefon kullanımının yasak olması, cam bardak kullanımının dahi yasak olması hatta ve hatta cımbızı bile gözetim altında kullanmamızın bize ne faydası/yararı olduğunu bayağı bir tartışmak gerekir. Siz ne dersiniz?

Çocuk koruma sisteminde bir şeyi değiştirme imkanın olsa neyi değiştirirdin?

Son zamanlardaki gözlemlerime dayanarak bu sistem içerisinde önemli iyileştirmeler yapıldığını söyleyebilirim lakin yeterli olduğunu asla kabul edemeyiz. Özellikle çocukların ailelerine geri verilme süreçlerinde sıkı gözetim sağlanmalı. Çocukların memurluklarıyla ilgili önlerine engel olabilecek uygulamalardan kaçınılmalı, devletin sağladığı bütün imkanlardan çocukların daha eşit bir şekilde yararlanabileceği sistemler kurulmalı, üniversiteye teşvik artmalı bu konuda çalışmalar yapılmalı. İlaç kullanımından ziyade daha modern ve belki daha zahmetli olabilecek rehabilitasyon imkanları sunulmalı.

En önemli ve can alıcı değişiklik ise personelin eğitilmesidir. Unutmayın bizler devletin koruma ve bakımı altında büyüyoruz. Davranışlarımızın mesuliyeti sadece bize ait değil, vicdanen bizi yetiştirenlere de aittir.

Çocuk koruma sistemindeki paydaşlardan birine seslenmek istesen kime, ne söylersin? (kurum müdürü, bakanlık, Sosyal hizmet uzmanı vb gibi bir paydaşa)

Buradan kaldığım kurumlardaki temizlik elemanlarına teşekkür etmek istiyorum. Sadece onlar, bizimle ilgili kararları vermedikleri için bizlere yakındılar ve şefkatliydiler. Büyüdüğüm süreç boyunca çoğu şeyi onlardan öğrendim. 

Şu an koruma altında bulunan çocuk ve gençlere ne söylemek istersin?

Arkadaşlarım, kardeşlerim içinde bulunduğunuz durumun vahametine kapılıp kendinizi kaybetmek yerine ayağa kalkın ve savaşın, yalnız değilsiniz. Gelecek bizlerindir.

Okuyun! Okuyun! Okuyun!. Elinize hangi kitap geçerse okuyun, hangi üniversiteye gitmek isterseniz gidin. Hayal kurmayı öğrenmek zor, evet, ben de yaşadım ama bizi bekleyen gelecek emin olun ki hayatımızı, yaşadığımız sorunları görmezden gelecek. Bizim için sağlanan imkanları kullanın ve sonunda borcunuzu ödeyin. Bu borç ancak devletimize, milletimize hayırlı evlat/vatandaş olmakla gerçekleşir ve arkanızdan gelmekte olan diğerleri için de bir kapı olun, bir dayanak olun, ya da Hayat Sende Derneği gibi olun. 

Son olarak ne eklemek istersin?

Öncelikle bu röportaj için kendi adıma çok teşekkür ederim. Sesimizi duyurduğunuz için bütün arkadaşlarım adına da teşekkürü bir borç bilirim. 

 

Merve, koruma altında yetişmiş bir genç, 22 yaşında.

 

En Az 2,7 Milyon Çocuk Devlet Korumasında Yaşıyor, Ancak Bu Buzdağının Sadece Görünen Kısmı

Kurumsallaşmanın gelişimsel sonuçları ve çocukların refahı üzerindeki olumsuz etkileri olduğu büyük ölçüde kabul gören bir gerçektir. Bu, birçok ülkeyi devlet korumasında yaşayan çocukların sayısını azaltmaya ve mümkün olduğu kadar ilk etapta çocukların devlet korumasına girmesini engellemeye ya da Birleşmiş Milletler Konvansiyonu kapsamındaki yükümlülüklerine uygun olarak aileleri ile yeniden bir araya getirme çabalarına yol açmıştır. BM Genel Kurulu tarafından 2009 yılında memnuniyetle karşılanmış olan Kılavuz İlkeler, mümkün olduğu durumlarda çocukları aileleriyle birlikte sürdürme çabalarını teşvik etmektedir. Bu, çocuğun yararına olmadığında; Devlet, çocuk haklarını korumaktan ve çocuklar için uygun şu alternatif bakımı sağlamaktan sorumludur; akrabalık bakımı, koruyucu bakım, diğer aile temelli veya aile benzeri bakım, yatılı bakım veya denetimli bağımsız yaşam düzenlemeleri. Alternatif bakıma başvurma, ancak gerekli olduğunda ve çocuğun sağlığını geliştirmeye uygun biçimlerde, mümkün olduğunda çocuğu ailesiyle yeniden bir araya getirme de dahil olmak üzere istikrarlı ve güvenli uzun vadeli bir yanıt bulmayı amaçlayarak yapılmalıdır.

Alternatif bakımda yaşayan çocukların sayısının doğru ve güvenilir rakamları, ülkelerin hedefleri ve ÇHS ile ilgili yükümlülüklerini karşılamaları açısından önemlidir. Bu kadar önemli olmasına rağmen, birçok ülke alternatif bakım ortamlarında yaşayan çocukların sayısı, özellikleri ve refahı konusunda hala doğru istatistiklere sahip değildir. Resmi kayıtlar genellikle devlet korumasındaki çocuk sayısının yalnızca küçük bir bölümünü kapsamaktadır ve özel merkezlerde yaşayan çocuklar genellikle bu sayıya dahil edilmemektedir. Bu nedenle, ülkelerin mevcut tüm yatılı bakım tesislerinin yararlı, doğru ve kapsamlı listelerini oluşturma çabalarına yatırım yapmalarına ihtiyaç vardır; ayrıca, resmi kayıtların güçlendirilmesine yardımcı olmak için, düzenli aralıklarla, bu tesislerde yaşayan çocukların ayrıntılı sayımlarının da yapılması gereklidir. Devlet korumasındaki çocukların refahı hakkında periyodik veri toplama, hizmet sunumunu iyileştirmek için de gerekli olacaktır. Tüm bu bilgiler, hükümetin etkili bakım kapasitesini güçlendirmeye ve yatılı bakımda yaşayan çocukların özel ihtiyaçlarına cevap vermeye hizmet edecektir.

Bu boşluğu gidermeye başlamak için, UNICEF Genel Merkezindeki Veri ve Analiz Bölümü bir veri toplama protokolü ve evde bakım tesislerinin sayımı, çocukların sayımı ve çoğaltılabilen ve uyarlanabilen çocukların iyilik halini konu alan bir araştırma için araçlar geliştirdi. Bu araçlar çeşitli ülkelere adapte edilerek uygulanabilir niteliktedir.

Bu yazı Eylül Güven  tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

 

Devlet Korumasından Tıp Fakültesine

Tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisi Aleksandra Hussain başkalarına yardım etme yolundaki engelleri nasıl aştığını anlatıyor. 

Alexandra Hussain’i tıp fakültesine uzanan yolculuğunda teşvik eden şey kurum bakımı altında geçen çocukluğuydu. 

O ve küçük kız kardeşinin bir doktora muayene olduğu nadir anlar, bir kurumdan diğerine geçtikleri zamanlardaydı. Düzenli sağlık kontrolleri ve rutin bakım, hayatının bir parçası değildi.

“Bu tür eşitsizliklere maruz kalınca, herkes için sağlık hizmetlerini iyileştirecek ilaçlar bulmak konusunda isteklendim” dedi.

Rutgers Robert Wood Johnson Tıp Fakültesi’nde birinci sınıf tıp öğrencisi olan Aleksandra Hussain, başkalarının esin kaynağı bulmasını sağlamak için engelleri aşma hikayesini anlatıyor.

Hussain’in ebeveynleri göçmendi: Annesi Polonya’dan, babası ise Pakistan’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmışlardı. Aile, Hüseyin’in babası sınır dışı edilmeden ve annesini kendisini ve küçük kız kardeşini bir başına büyütmesi için yalnız bırakmadan önce, kısa bir süre Elizabeth’teki evlerinde birlikte yaşadı.

Hüseyin’in annesi Polonya’da bir hemşireydi, ancak Amerika’da yalnızca temizlik ve bazı geçici işler yapabiliyordu. Kirayı ödemek ve geçimlerini sağlayıp karınlarını doyurmak gittikçe zorlaşınca, aile yemeklerin çoğunu çorba evlerine giderek temin etmeye başladı. 

‘’Annem bana ve kız kardeşime bakmak için her zaman elinden geleni yaptı. Mücadele ettiğimizi bilmeme rağmen, çorba evlerine gittiğimiz zamanlarla ilgili Sadece güzel anılarım var. Çalışanlar benim ve kız kardeşimin kıyafet ve oyuncak seçmemize izin verirlerdi. Sıcacık bir yerdi burası.” 

Sonunda annesinin çabaları yeterli olmadı. Yedi yaşındaki Hussain ve beş yaşındaki kız kardeşi Gloria annelerinin bakımından alındı. Nihayetinde, kızlar sekiz farklı kuruma ve bir kadın sığınma evine yerleştirildi.

Hussain 11 yaşındayken, annesi ölmekte olan kendi annesine bakmak için Polonya’ya döndü. Bu sürede, her iki ebeveyni de ülke dışındayken, kurum bakımında yaşamaya devam edecekleri kesindi, bu yüzden Hüseyin’in birincil endişesi kız kardeşinin iyiliği oldu. Hüseyin bu sorumluluğu ciddiye aldı ve şefkatli bir avukatın rehberliğinde hem kendisi hem de kız kardeşi için kendilerini müdafaa etmeyi öğrendi.

Bu deneyim, Hüseyin’in kendisi için daha iyisini elde etmeye daha da fazla odaklanmasına yardımcı oldu. Okul, onun tedirginlik veren gerçekliğinden mükemmel bir kaçış yoluydu. 

Hüseyin, kendisini bölgede tutmaya çalışan öğretmenleri ve müdürünün sağlam tavsiyeleri sayesinde nerede yaşarsa yaşasın Belleville, New Jersey’de aynı lisede kaldı.

14 yaşında, lisenin kozmetoloji programına kaydoldu ve bu program Nutley’de bir kuaförde işe başlamasını sağladı. Newark’ta bir kurumda yaşıyordu ve otobüse binerek salona gitmesi gerekiyordu, ama buna değiyordu. Patronu onun en büyük destekçilerinden biri oldu. 

“İyi bir iş ahlakına sahip olmanın, bir zanaat öğrenmeye devam ederken konuşkan ve profesyonel olmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim. Salondaki deneyimimi tıp alanına benzetiyorum çünkü müşteriler birçok yönden hastalar gibidir. Her iki sektör de sürekli gelişiyor ve her zaman üstünüzdeki insanlardan bir şeyler öğreniyorsunuz. “

Hussain üniversite masraflarını karşılama umuduyla salonda çalışmaya devam etti. Neyse ki birçok yerden burs alabildi ve bu da ona Seton Hall Üniversitesi’ne gitme fırsatı sunmuş oldu.

Kuaför salonundaki akıl hocası ve patronunun “zor olanı aramak ve başkalarının yapmaktan korktuğu şeyi yapmak” tavsiyesini takiben Hussain biyoloji dalında okumaya karar verdi çünkü zor olan buydu. İşe yeni başladığında, kurum bakımı altındayken ulaşamadığı sağlık hizmetinin nasıl birşey olduğunu fark etti.

“Yaşadığımız kurumları her değiştirdiğimizde, yeni bir yere yerleştirilmeden önce fiziki muayene için acil servise gitmemiz gerekiyordu. Bakım alma konusundaki tek deneyimim buydu. Doktorların bana nasıl olduğumu sormaları tamamen yabancı bir durumdu.”

Tıp fakültesi arayışı, RWJMS üyeleri Seton Hall’u ziyaret ettiğinde başladı ve tamamlandı. “Okul hakkında daha çok araştırma yaptım ve düzenledikleri her etkinliğe katıldım. Burası her ziyaretimde evim gibi hissettirdi. Olmam gereken yerin burası olduğunu biliyordum.”

Hussain kadın hastalıkları ve jinekoloji alanlarında uzmanlaşarak yetersiz hizmet alan topluluklara bakım hizmeti ulaştırmayı planlıyor. Yönünü ileriye çevirse de geçmişine yüz çevirmiyor.

“Hayatta bir amacım olduğunu biliyorum ve karşılaştığım tüm zorluklara gelecekteki hastalarımla daha iyi bağ kurmanın bir yolu olarak bakıyorum. Doktor olduğum zamanları dört gözle bekliyorum. Evsizler topluluğuna yardım edeceğim, devlet koruması altındaki çocuklara şefkatle davranacağım ve çorba evlerinde herkese saygı ve haysiyetle yaklaşarak hizmet edeceğim.

Ayrıca hikayesinin, aşılmaz gibi görünen zorluklarla karşı karşıya kalanlara ilham bulma fırsatı sunacağına inanıyor.

Hussain, “Başarılı olmak gibi bir sorumluluğum olduğunu anladım ki bir gün koruma altındaki çocuklarla konuşarak hikayemi onlarla paylaşıp, geleceklerinin çok parlak olduğuna dair umutlarını yeşerteyim” dedi. “Geçmişimizin bizi tanımlamadığını ve hepimizin kendimiz için parlak bir gelecek yaratma yeteneğine sahip olduğumuzu başkalarına anlatmanın ne kadar önemli olduğunu anladım.”

“Aynı zamanda, geçmişimizi unutmamak, azim ve dayanıklılığımızı her daim yansıtmak önemlidir ve benim için geçmişim başkalarına yardım etme tutkumu tetikleyen şeydir” dedi. “Umarım hikayem başkalarını da cesaretlendirir ve onların da yapabileceklerini fark etmelerini sağlar.” 

 

Bu yazı Şeyma Erdevir tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

 

Merhabalar, ben Yusuf. Yaklaşık bir yaşımdan beri devlet koruması altındayım…

Merhabalar, ben Yusuf. Yaklaşık bir yaşımdan beri devlet koruması altındayım. Biraz kendimden bahsetmek istiyorum, küçük yaşlardan beri benim resim çizmeye ve sanata ilgim vardı. Bu da grup sorumlum tarafından fark edildi ve liseye geçiş zamanımda, tam da lise sınavlarına az kalmışken resim kursuna gittim. Çok az vaktim olduğundan hayallerim için çok çalıştım ve kayseride güzel sanatlar lisesini kazanmış oldum. Şimdi uzun bir yolculuğun ardından Hacettepe Üniversitesinde güzel sanatlar resim bölümünde okuyorum. 

Son sınıfa geldim mezun olmama az kaldı ve beni bazı şeyler kaygılandırıyor. Bu kaygılarımdan bazıları şunlar; Devlet korumam kalktıktan sonra bize SED yardımı yapılıyor,  (Sosyal Ekonomik Destek) bu yardım bizim için son derece hayati. Bu kadar elzem olan bu yardım bize ya bir ayda ya da iki ay gibi uzun bir süre sonra yapılıyor. Bu süre size uzun gelmeyebilir ama şöyle düşünmenizi isterim. Bizler ailemizi hiç tanımadık ve aile desteğini hiç hissetmedik, yani en azından çoğu arkadaşlarım ve ben dahil öyle. Gidicek yerinizin olmadığını ve barınacak bir yerinizin olmadığını düşünün. Size bir yardım gelecek ama iki ay yada bir ay sonra. Siz bir ya da iki ay sokakta kalmak ister miydiniz? Hiç abartmıyorum, devlet bize kağıt üstünde barınma desteği sağlıyor bu tip durumlarda. Ancak uygulamaya geldiğinde bu desteği biz hiç alamıyoruz maalesef. 

Tek kaygım bu da değil, SED desteği miktarı bizce yetersiz. Altı yüz elli tl gibi bir rakamdan söz ediyoruz. Hadi ev tuttuk bir yer de idare edelim desek evin kiraları bin beş yüz TL’den başlıyor. Yani bence sorunu anladınız. Bunun çözümü için bu yardımların bize hızlı ulaşması gerekiyor ve bu konuda daha duyarlı, samimi olunmalı. 

Devlet bize iş olağanı sağlıyor evet ancak atanma süresi zarfında nerede kalacağımızı, nasıl idare edeceğimizi düşünmüyor. Teoride düşünmek yetmiyor, uygulama gerekiyor. 

Bir diğer mesele ise sosyal hizmet binalarının insan odaklı olmamasıdır. Ben bunu bizzat tecrübe etmiş bulunuyorum. Hizmet binasına gittiğimde ve SED yardımına başvurmak istediğimde bana neden bu yardımı istiyorsun? İhtiyacın ne yönde? Gibi sorular hiç yöneltilmedi. Anlayışları ve duyarlılıkları zayıftı. Katı insanlardı ve hassas konulara eğilimleri yoktu. Bunun yerine bunu sen alamazsın, böyle yapamazsın şeklinde söylenip durdular. Bu tür yerlerin insan odaklı ve anlayışlı olması gerekir ve beklenir, olması gereken budur. 

Bu kaygılarımı dile getirebilmek için bize şans veren ve bizim sesimiz oldukları için Hayat Sende Derneğine teşekkür etmek isterim. Lütfen bizi anlamaya çalışan ve bize kulak veren, bizim için çabalayan bu insanları daha fazla dinleyin. Başta Aile ve Sosyal hizmetler bakanlığı olmak üzere bütün devlet kurumlarının, bize daha çok eğilebilmesi için bu tür derneklerin desteklenmesi gerekiyor. Bizim için ellerinden gelenin en iyisini yaptıkları için bir kez daha teşekkür ediyorum ve kolaylıklar diliyorum, saygılarımla…

 

Koruyucu Ailelere Acil İhtiyaç: Alexandria Bölgesinde Koruyucu Bakım Sisteminde 400’den Fazla Çocuk

Louisiana eyaletindeki koruyucu aile sisteminde 3,400den fazla çocuk var. Bu çocuklardan 400’ü ise Alexandria bölgesinde.

Alexandria bölgesindeki kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Fostering Community”nin müdürü ve kurucu ortağı, yardım edebileceğiniz yollar olduğunu söylüyor.

Andria Fontenot,  burada, Orta Louisiana’da daha fazla koruyucu aileye, güvenli ve istikrarlı bir ortama ihtiyaç duyan çocuklar için geçici bir yuva olabilecek bu ailelere umutsuz bir ihtiyaç olduğunu söyledi.

Bu bölgede, korumaya alınan çocuklar için yeterli kurum yok ve içinde bulunduğumuz pandemi dönemi bu durumu daha da kötüleştirdi.

Fontenot, bu pandeminin, sağlık ve madde bağımlılığı sorunlarını daha kötü hale getirdiğini ve topluluk kaynaklarına ve desteğine olan ihtiyacı arttırdığını söyledi.

Ne yazık ki Rapides ilçesi, çocuk istismarı ve ihmali konusunda başı çekiyor.

Fontenot, geçen sene, eyalet genelinde en fazla sayıda çocuk istismarı ve ihmali vakasının Rapides ilçesinde görüldüğünü belirtti.

Ve sorun bu kadarla da bitmiyor.

‘“Central Louisianada çok fazla istismar ve ihmal edilen çocuk var. Bu sorunu nasıl düzelteceğimi bilseydim, düzeltirdim, ancak bunun tek bir basit çözümü olmayacak. Çocuklarımıza yardım edebilmek için çok sayıda toplum kaynağı ve desteği gerekecek.”  

Fostering Communitymüdürü ve kurucu ortağı Andria Fontenot,

Kar amacı gütmeyen yerel bir kuruluş olan Fostering Community, Çocuk ve Aile Hizmetleri Dairesi ile direkt olarak çalışmalar yürütüyor.

“Çocuk ve Aile Hizmetleri Dairesi devreye girdiğinde ve çocuğun koruma altına girmesi gerektiğini anladığında, çocuğu bir koruyucu aileye yerleştirir. Ardından biz, destek ve kaynak sağlamak için bu koruyucu ailenin yanına gideriz” dedi Fontenot.

Kar amacı gütmeyen bu kuruluş, koruyucu ailedeki çocukların ihtiyaçlarını karşılamak isteyen toplumdaki insanlar ile asıl koruyucu aile sistemi arasında bir köprü olmak üzere kuruldu. 

Birçok çocuk koruma altına alındığında, sosyal çalışma görevlilerinin veya koruyucu ailelerin ilk durağı burası olur. Buraya gelip ilk günleri için koruyucu aile bağış deposundan malzeme ve eşya alırlar.” 

Fostering Communitymüdürü ve kurucu ortağı Andria Fontenot

Kuruluş, yeni çocukların sisteme girmesini önlemeyi amaçlayan bir program olan Benim Topluluğum Önemsergibi girişimlerde bulunur.

Fontenot, görevlerinin, Louisiananın en savunmasız ailelerini, güvenli, istikrarlı ve kendi kendine yetebilmeleri için ihtiyaç duydukları hizmetlere ve desteğe bağlayarak çocukların koruyucu bakıma girişini önlemek olduğunu söyledi.

Amaç, yalnızca çocukları değil, koruyucu ve biyolojik ailelerini de desteklemek.

Fontenot, koruyucu ailenin yanında çocuğu olan kişiler genellikle iyi bir destek sistemine sahip değildir. Madde bağımlılığı veya akıl sağlığı sorunları olur ve destek olmadan ayağa kalkamazlar.” dedi.

Kendisi de koruyucu bir ebeveyn olan Fontenot, sekiz aylık çocuklarını 21 yaşına kadar büyüttü.

Koruyucu aile olmak, aile dinamiklerimizi ve değerlerimizi tamamen değiştirdi. Yuvamıza katılan çocuklar bize çok fazla sevgi kattı.”

Koruyucu aile olmaya uygun değilseniz, Fontenot, koruyucu aile sistemindeki çocuklara yardım edebileceğinizi, kuruluşta gönüllü olmak gibi diğer birçok yol olduğunu söylüyor.

Herkes koruma altındaki çocuklara yardım edebilecek bir şey yapabilir. Bu, koruyucu aile bağış depolarında gönüllü olmak veya koruyucu ebeveyn olmak; koruyucu aileden evlat edinmek, CASA avukatı olarak gönüllü olmak olabilir.”

Koruyucu aile olmayı düşünürseniz, burayı (https://www.childrensadvocacy.net) ziyaret edebilir veya buradan (http://www.fosteringcommunity.org)  kuruluş hakkında daha fazla bilgi öğrenebilirsiniz.

Şu anda, kar amacı gütmeyen kuruluşun hizmet verdiği sekiz bölgede sistemde toplam 200 koruyucu aile ve yaklaşık 50 gönüllü var.

Vali John Bel Edwards, Pazartesi gecesi yaptığı “Eyaletin Eyaleti” konuşmasında, koruyucu bir gençlik hakları bildirisi oluşturmayı amaçlayan yeni yasayı duyurdu.

 

Bu yazı Zeynep Kaymaz  tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

Kurum Bakımından Ayrılmış Bir Birey Olarak Covid Krizi Boyunca İhmal Edildiğimi ve Desteklenmediğimi Hissettim – Birleşik Krallık

Hastalandığımda ve kendi kendime izole olmak zorunda kaldığımda yardım alamadım. Elektriğim kesildi, yemeğim bitti ve öğün atlamak zorunda kaldım.

Karantina başladığında, neredeyse bütün üniversite arkadaşlarım aileleriyle yaşamak için geri döndüler. Ancak benim ne manevi desteğim vardı ne de bir aile sigortam. 13 haftadır tanıdığım kimseyi görmedim.

Eskiden kurum bakımında yaşamış otistik bir birey olarak, Covid salgınıyla baş etmenin en zor yanı yaşadığım yerde maruz kaldığım ihmal ve destek eksikliğiydi.

Karantinanın başlarında aniden korona virüs semptomlarını göstererek çok hastalandım. Yaşadığım yerdeki çalışanlara ve yerel yetkililere söylememe rağmen kimse bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sormak için benimle iletişime geçmedi. Kendimi izole etmek zorundaydım; yemek almak ve elektrik yüklemek gibi basit şeyler bile benim kontrolümde değildi. Hastalığım boyunca elektriğim kesildi, yemeğim tükendi ve haftayı atlatabilmek için öğünlerimi atlamak zorunda kaldım.

Pandemi sürecinde iletişim kurduğum birçok otistik bireyde artan stres, hayat standartlarında ve sağlıklarında yıkıcı bir etkiye sebep oldu. Benim durumumdaki bunaltıcı stres de güvenliğimi riske sokarak sinirsel ve duygusal çöküntü yaşamama sebep oldu. 

Yaşadığım en tehlikeli olay dairemde yemek yaparken yangın çıkmasıydı. Duman soluduğum için hastaneye kaldırıldım, yerel yetkilileri bilgilendirdim, ancak kimse nasıl olduğumu veya ne olduğunu sormadı. Korktum, sanki hayatım kolayca harcanabilirdi.

Eskiden kurum bakımında ve bir engelle yaşayan bir birey olarak deneyimim olağandışının çok ötesindeydi. Bir yardım derneği olan Coram Voice’ta yapılan bir araştırmaya göre eskiden kurum bakımında kalmış bireylerin neredeyse çeyreği, bir engele veya uzun süreli bir hastalığa sahip ve üçte birinden fazlasının da yüksek seviyeli bir anksiyetesi var. Benim için bu sorunlar pandemi sürecinde daha da kötü bir duruma geldi.

Bu eşi benzeri olmayan kriz sürecinde hükümetin kurum bakımında kalmış insanlara daha çok yardımda bulunacağını düşünürdünüz. Ancak nisan ayında kurum bakımındaki çocukların ve eskiden kurum bakımında kalmış bireylerin devlet korumalarını ve güvenliklerini azaltacak şekilde bir acil durum mevzuatı açıklandı. Mevzuattaki değişikliklerin 25 Eylül’de süresi dolacak ancak bu çok tehlikeli bir emsal teşkil ediyor. Bir yardım derneği olan “Article 39” da dahil olmak üzere sektördeki birçok kişi, bu mevzuatın yasal sorumlulukların kalıcı olarak gevşetilmesi için bir deneme alanı olabileceğinden korkuyor.

Coram Voice tarafından geçen sene yapılan araştırma eskiden kurum bakımında kalmış bireylerin neredeyse çeyreğinin çoğu zaman ya da sürekli olarak yalnız hissettiklerini söylediğini ortaya koydu. Yerel yetkilerden birinin bana nasıl olduğumu sormuş olması daha az yalnız hissetmeme yardımcı olurdu. Yardımcı olabileceğini düşündüğüm her savunma servisiyle, kurum bakımında kalmış bireylerin oluşturduğu topluluklarla ve meslek dernekleriyle iletişime geçtim. Yerel otoritem e-postalarıma cevap vermeye ancak ben çocuk kurul üyesiyle iletişime geçtikten ve çocuk kurul üyesi ona maillerin kopyalarını göndermemi istedikten sonra başladı.

Ancak sosyal hizmet uzmanlarının ve kurum bakımından ayrılan kişisel danışmanların birlikte çalıştıkları gençlerin bu kriz ve sonrasında uygun şekilde desteklenmesini sağlamak için atabilecekleri pek çok olumlu adım var. Bu adımlar ihtiyaçlarımızı ve koşullarımızı iyi anlamayı, düzenli olarak kontrol etmeyi ve acil durumlarda finansal ve pratik destek için sistemlerin yürürlükte olmasını sağlamayı içerir. Bazı yerel yetkililer, örnek olarak Kuzey Tyneside ve Doğu Sussex’tekiler, pandemi sürecinde çalıştıkları genç insanlarla iletişimde kalarak harika bir iş başardılar. 

Pandemi sürecinin üstesinden gelmek için çabalayan kurum bakımında kalan ve oradan ayrılan genç insanlara kimin onlara yardım edebileceğini söylemek önemlidir. Always Heard -İngiltere’deki çocuk koruma sisteminin içinde ve çevresinde olan çocuklar için savunma yardım hattı-ile iletişime geçtim ve bana yardım sunabildiler.

Koruma sisteminde olan çocukların sayısı son 10 yılda %28 artarken sosyal hizmetlere sağlanan fon kesildi. Benim gibi birçok genç insan hükümet onların yasal güvencelerini daha da aza indirmeden önce haklarını almak için bu duruma karşı mücadele ediyordu. Pandemi belirsizlik içinde devam ettiği sürece yaşananların etkisiyle mücadele etmeye devam edeceğim ve üniversiteye dönmek için çare bulup bulamayacağımı merak ediyorum. Daha hayatlarının başında geçirdikleri travmalarla acı çeken koruma sistemini deneyimlemiş genç insanlar, eğitimlerine devam edebilmek ve pandeminin ileri süreçleriyle başa çıkabilmek için destek verilmesine ihtiyaç duyuyorlar.

Bu yazı Ada Savaş tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

COVID-19 Çocuk Koruma Sistemini Nasıl Etkiledi?

Kanıtlar belirsiz; bazıları pandemi sürecini, önlemeye dönük sistemlerin yenilenmesi için bir şans olarak görüyor.

USC Annenberg Sağlık Gazeteciliği Merkezi (Annenberg Center for Health Journalism Fellowship) 2020 Ulusal Birliği tarafından yazılan bu makale, dezavantajlı gruplara odaklanan bir serinin dördüncüsü olma niteliğini taşıyor. İlk hikaye, COVID-19’un, koruyucu aile sisteminden ayrılarak bağımsız yaşamaya geçiş sürecinde olan genç yetişkinleri nasıl etkilediğini ortaya koymaktadır, ikincisi çocuklara bakım görevini üstlenen ailenin yaşlı üyelerine, ebeveynlere ve salgının onların yeniden birleşme çabalarını nasıl etkilediğine odaklanmaktadır. 

Pandemi ve pandemiyle ilişkili olarak ortaya çıkan karantina süreci ve ekonomik zorluklar, çocuk koruma sisteminin tehlike çanlarını çalmak üzere harekete geçirdi: COVID-19, çocuk istismarında ani bir artışla sonuçlanabilir. 

Ancak bu iddia, kesin bir olgu da olsa sezgiye dayalı bir tahmin de olsa, kesin veriler en azından 2021 yılının ortalarına kadar ulaşılabilir olmayacağından hala sorgulanabilir olma niteliğini sürdürüyor. 

Bazı uzmanlar evde kalma talimatları nedeniyle, özellikle her beş istismar ve ihmal dosyasından bir tanesini ilgili birimlere rapor ettiği veriler tarafından tespit edilen öğretmenlerin de dahil olduğu ihbar konusunda yetkilendirilmiş bireylerin gözetiminden uzaklaşmış olmaları nedeniyle tehlike altındaki çocukların fark edilmeyeceğinden korkuyorlar. 

Diğer uzmanlar ise görünürlüğün bu şekilde azalmasının çocuk koruma sistemi görevlilerinin aşırı tepki vermelerini tetikleyebileceğinden veya tarihsel önyargıları şiddetlendirebileceğinden endişeleniyorlar. Ek olarak, uzmanlar strese neden olan ekonomik etkenlerin ve sosyal destek eksikliğinin, ebeveynleri bunaltarak onları kötü kararlar vermeye yönlendirebileceğine yönelik kaygılarını da ifade ediyorlar. 

MedPage Today tarafından görüşülen uzmanların hepsi kapalı kapılar ardında meydana gelen istismarların ve ihmallerin sonuçlarının korkunç olduğu konusunda hemfikirler, ancak birçoğu aynı zamanda COVID-19 sürecinde ailelerin araştırılmasına ve çocukların ailelerinden alınmalarına karşı temkinli yaklaşımlarını ellerinden bırakmıyorlar.

Şiddete bağlı ölümlere ve çocuk koruma sistemine dahil olan çocuklara ilişkin 2020 yılına ait ulusal verilerin yokluğunda, çocuk koruma sistemindeki kuruluşlar, öncelikle aileleri destekleyen ve çocukların daha başlangıçta çocuk koruma sistemine dahil olmalarını engelleyen önlemlere geçiş yapmaya devam ediyor.

Atlanta’da bulunan Georgia Tech’de çocuk istismarı araştırmacısı olarak görev yapan Dr.  Lindsey Bullinger, çocuk koruma sistemlerinin ailelere yardım etmek için cezalandırıcı olduğu kadar terapötik sorumluluklarının da olduğunu ve özellikle düşük risk grubuna dahil ailelerin çocuk koruma sistemleriyle birebir iletişiminin azalmasının onlar için iyi olabileceğini ifade etmiştir. 

Dr. Bullinger, MedPage Today’e yaptığı açıklamalarda şöyle dedi: “Bir yandan bu aileler için iyi—onlar bu süreci yaşamak zorunda kalmayacaklar. Bir yandan da trajik vakaları gözden kaçırmamız mümkün.”

Değişim Pandemiden Önce Başladı

2020 yılında pandemi nedeniyle, çocuk koruma sistemindeki kuruluşların uygulamalarının ve düşüncelerinin değişmesi durumunda çocuklara yönelik ihmal ve istismar sayılarında olası bir artış yaşanabileceğine ilişkin bir endişe meydana geldi. Modern yaklaşımlar, çocukların evlerinden ayrılması ve koruyucu aile yanına veya kurum bakımına yerleştirilmelerinden ziyade daha fazla önlem ve destek içeren çözümlere sahip olmasıyla tanımlanıyor. 2018 tarihli bir yasa olan, Önce Aile Önleme Hizmetleri Yasası (The Family First Prevention Services Act), finansal kaynakların bu yönde kullanılmasını desteklemektedir. 

Ekim 2019’da, eyaletlere, katılmayı planladıkları kanıt temelli önleme hizmetlerinin ve programlarının bir kısmını ödemek için belirli bir ölçüde çocuk koruma sistemine ayrılan bütçenin kullanılması imkanı tanındı. Eyaletlerin herhangi bir programı öylece uygulama hakları olmadığından, federal hükümet tarafından eyaletlerin onaylanması gereken bir Önce Aile veya Başlık IV-E Önleme Planı (Family First or Title IV-E Prevention Plan)’nı ibraz etmek ve geliştirmek için yararlanabilecekleri geçerliliği tanınmış hizmetlere sahip bir oluşum kurdu.

Ayrıca, Önce Aile Yasası, koruyucu aile ödemelerine, çocukları düşük kaliteli, aile dışı ortamlardan uzaklaştırmak amacıyla, yeni kısıtlamalar getirdi. 

Sağlık ve İnsan Hizmetleri’nin Çocuk ve Aile Yönetimi (Administration for Children & Families at the Department of Health and Human Services) ofisinin Çocuk Bürosu birimine göre, şimdiye kadar, sekiz eyalet planlarını bildirdi, diğer sekizinin ve Columbia Bölgesi’nin planları onaylandı.

Ancak, eyaletlerin yarısından fazlası kendi planlarını ibraz etmediklerinden, eyaletler, aile dışı harcamaların kısıtlanması uygulaması da dahil olmak üzere bu yasanın yürürlüğe konmasının 2021 yılının Ekim ayına kadar ertelenmesine karar verebilirler.

Los Angeles Bölge Denetim Kurulu’ndan Maral Karaccusian, MSW, Çocuk ve İnsan Hizmetleri Denetleme Yardımcısı Janice Hahn’a sordu: “Geçen zamanın ve konu üzerine yapılan araştırmaların gösterdiği üzere, çocuklar aileleriyle birlikte olmak istiyorlar. Bizim bir sistem olarak işaret edebileceğimiz yoksulluğun nesilden nesile aktarılan bir döngüsü varsa… cezalandırıcı olmak ve çocukları ailelerinden almak yerine, neden sadece bu ailelere yardım sağlamıyoruz?”

“Zaman ilerledikçe bu şeyler için umudum bu.”

Daha Fazla Stres Kaynağı, Daha Fazla İstismara mı Yol Açar?

Ön kanıtlar, çocuk istismarının 2020 yılında daha önceki yıllara nazaran arttığını destekler gibi görünüyor. Uygulanan sokağa çıkma yasaklarını takip eden 12 hafta içerisinde, aile içi şiddet servisine yapılan çağrılar %7,5 artış gösterdi. Boston’daki Brigham and Women’s Hospital’de yapılan bir araştırma, pandemi süresince önceki yıllara kıyasla aile içi şiddetin 1,8 oranında arttığını gösteriyor. 

East Tennessee Eyalet Üniversitesi Kırsal Sağlık Araştırma Merkezi’nde (East Tennesssee State University Center for Rural Health Research) araştırmacı ve Chicago Üniversitesi NORC’un Halk Sağlığı Araştırması (University of Chicago NORC’un Public Health Research) bölümünün kıdemli üyesi olan Michael Meit karantina süresince dezavantajlı çocuklara yönelik endişenin belirgin olduğunu söyledi.

Micheal Meit MedPage Today’e şöyle söyledi; “Eğer güvenli bir ev ortamında değilseniz, ailenizle birlikte karantinada kalmanız iyi bir şey değildir. İşte bu kadar basit.”

Ancak diğer veriler bu kadar açık değil. 2020’nin ilk yıllarında şüphelenilen veya doğrulanmış çocuk istismarı ve ihmaliyle ilgili acil servislere yapılan ziyaretlere ilişkin son CDC analizleri, bu ziyaretlerin 2019 yılına kıyasla %53 azaldığını, ancak genel acil servis ziyaretlerinin de kabaca %70 oranında düştüğünü gösteriyor. Daha ağır istismarı gösteren, hastaneye kaldırılmayla sonuçlanan ziyaretlerin sayısı ise sabit kaldı.

Öğretmenler gibi ihbar yetkisi tanınmış bireyler, evde kalma talimatları ve online eğitime geçiş nedeniyle öğrencilerinin üzerinde artık daha az takip imkanına sahipler.

Bu durum kısmen daha az ihbara neden oldu ve bunun bir sonucu olarak ev soruşturmaları azaldı. Georgia’da 2018 ve 2019 yıllarına göre çocuklara yönelik kötü muamelelerde, olağanüstü hâl ilanını takiben %55’lik bir düşüş yaşandı. 

Kasım ayında, HHS bünyesindeki Çocuk Bürosu, Başlık IV-E kurumlarının önleyici servislerini bu tür programlar başka türlü ailelerin kullanımına sunulmayacağı durumlarda sanal olarak uyarlamaları için esnek finansman sağladı. 

Zihinsel ve bedensel sağlık, kalkınma ve eğitim konusunda servis sağlayan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Merakey’in yöneticisi ve başkanı Ted Dallas, Pennsylvania ve Maryland İnsan Kaynakları Biriminin (Pennsylvania and Maryland Department of Human Resources Agency) yönetiminde 6 yıllık bir deneyime sahip. 

Dallas, çocuk koruma sistemindeki ziyaretleri sanal olarak gerçekleştirildiğinde görülmeyen bazı noktaların, vaka çalışanları evleri fiziksel olarak ziyaret ettiklerinde daha ulaşılabilir olduğunu söyledi.

Dallas, “evde bizzat bulunulan ziyaretler boyunca, evin durumuna bakabilirsiniz, çocuğun nasıl yaşadığı ve buzdolabında yiyecek ne olduğu konusunda daha iyi fikir sahibi olabilirsiniz, ayrıca evde daha önceden tanımadığınız biri var mı sorusuna cevap bulabilirsiniz” şeklinde açıklamalarda bulundu. 

Dallas, genellikle kötü muamelelerin kaynağı olarak addedilen, evde bulunan ve ebeveynlerin ilişki içerisinde olduğu yabancıların kameralardan saklanabileceğini söyledi.

“Eğer evdeyseniz, o insanı orada görebilirsiniz. Eğer Zoom görüşmesindeyseniz, kameranın önünden yürümezse, onun orada olduğunu bilemeyebilirsiniz.” 

Dallas, çalışanların bunun yerine çocukları neyin en çok riske attığını tahmin etmeye yardımcı olan veri analizlerine ve algoritmalara güvenmek zorunda kalabileceğini söyledi.

“Geçmişte asılsız olsalar bile, bu çocuk hakkında çok sayıda çağrı oldu mu? Bu çocuğun çocuk koruma sistemiyle ilgili geçmişi nedir?” dedi.  

Chicago Üniversitesi Chapin Hall’de kıdemli politika araştırmacısı olan Dr. Dana Weiner, acil hattına gelen ihbarlar aracılığıyla gözlenen şüpheli istismarların tespit edilmesine karşılık olarak soruşturma veya alternatif bir yöntemle verilen karşılıkları hesaba katarak bir zaman serisi analizi gerçekleştirdi.

Ancak bu şüpheli istismarları teyit etmenin “sadece rapor edilenleri görebildiğimizden dolayı” zorlu olduğunu söyledi.

Weiner, “tipik bir yılda rapor edilenlerle bu oldukça alışılmadık yılda rapor edilenleri karşılaştırdığımızda, görmediğimiz şeyler hakkında da bir şeyler öğrenebiliriz.” dedi.

2019 ile 2020 arasındaki suçlamaları kıyasladığımızda, ki eyalet çapında acil hattı arama verilerine ulaşabildiğimiz bir alan, Weiner, her bir suçlama için alınan aramaların sayısı ile hangi tür aramaların kaçırılmış olabileceği arasındaki uçurumu tanımladı ve bu yetkili ihbarlarının çocuk koruma sistemi tarafından azımsanmayacak aşırı tepkilere yol açabileceğini ifade etti. 

Weiner’ın söylediğine göre bu durum, ihbar konusunda yetkili bireylerin görevinin gözetimden desteğe doğru kaydırılmasının gerekip gerekmediği sorusunu gündeme getiriyor. 

O, “Bir acil yardım hattını aramanın aksine eğer onlar tek tercihlerinin çocuk desteği, kıyafet, yiyecek veya her neye ihtiyaçları varsa destek sağlayan topluluklara yönlendirecek teknolojik araçlara sahip olmak olduğuna inanırlarsa, cevapların ailelerin gerçekten ihtiyacı olan şeylere daha uygun ve duyarlı olacağını düşünüyoruz” dedi.

Ekonominin kötüye gitmesi ve ailelerin izolasyonu gibi faktörlerin gerçekleşmesi, çocukların zarar görme riskini arttırır, ihbar konusunda yetkilendirilmiş bireyler aracılığıyla denetimin arttırılmasına odaklanmaktan ziyade çocukların iyiliği hakkında endişelenenler, bunun yerine ailelere destek verme ve onları istikrara kavuşturma yollarını araştırmalıdır.  

Çocukların Ailelerinden Uygunsuz Bir Biçimde Alınmaları Üzerindeki Etkiler

Az sayıda rapor ve araştırmanın aksine, koruyucu aile bakımındaki çocukların sayısı göreceli olarak 2020 yılında daha önceki yıllara göre nispeten sabit kaldı. The Imprint tarafından yürütülen bir analizde, koruyucu aile bakımındaki çocukların sayısının 2019’dan 2020 yılına %1,9 düşmüş, ancak bir önceki yıla göre %2,4 düşüş takip etmiştir. 

Belki de istismar ve ihmalin ihbarındaki düşüş, daha düşük riskli ihbarların her durumda kanıtlanmamasına dayandırılabilir. Örneğin Weinar’ın araştırmasına göre öğretmenler tarafından yapılan ihbarların yalnız 11’i kanıtlanmış durumdadır.

Bu durum çocuk koruma sistemindeki kurumların pandemi öncesinden beri çok fazla çocuğu ailelerinden alıp almadığı sorusunu gündeme getiriyor. Birçok ebeveyn, pandeminin bir sonucu olarak barınma veya yiyecek güvensizliğine sahip olduğundan bu durum öğretmenleri, doktorları ve ihbar ile yetkilendirilmiş diğer bireyleri yanlış yönlendirmiş olabilir.

Uygunsuz bir biçimde çocukların ailelerinden alınmalarına yönelik potansiyel artış, bunu sınırlandırmak isteyen Karacussian için endişe verici bir durum anlamına geliyor.

Karacussian MedPage Today’e verdiği demeçte, “Bence çocuk koruma sistemi içerisinde muhtemelen şu anda olması gerekmeyen pek çok ailemiz olduğunu düşünüyorum” dedi. 

O, “Çocukların ailelerinden alınmalarının kısıtlanması, yoksul olmaları veya tenlerinin rengi nedeniyle çocuk koruma sistemine girmeyeceklerine ilişkin bir güven sağlar” dedi.

Karacussian, “Çocuk koruma sistemi konusunda kötü şöhretli ve tarihsel olarak yaptığımız şey yoksul insanları hedef almaktır” dedi. “Döngü kendini devam ettirirse, çocuklarımızın ve ailemizin, özellikle şimdi, yaklaşmakta olan bir ekonomik krizden nasıl etkileneceğine ilişkin karşı konulmaz bir düşünceye yol açar.”

Dallas, yoksulluk ve ihmalle ilgili örtük önyargının büyük bir endişe olduğu gerçeğine katılıyor. 

“Başkan Obama’nın çocuğunun gittiği Quaeker okulu olan Sidwell Friends’e giden beyaz bir çocuğa karşı Southeast Washington’da fakir bir siyah çocuksanız sistem aynı tepkiyi mi verecektir? Büyük ihtimalle hayır. İşte sistemin problemi bu.” dedi.

Eğer soru “Burada ne olup bittiğini bilmiyorum, güvende olacağım ve bu çocuğu evden alacağım” demeye eğilim olup olmamasıysa, bu gerçekleşebilir bir durum. Benim düşünceme göre, dengeleyici olan şey, çocukların kurum bakımına alınmasının pandemi nedeniyle düşmesi olabilir.”

Ancak, Los Angeles’ta, önlemeye yönelik önemli ölçüde bir yoğunlaşma meydana geldiğini ve Karacussian mevcut olan bu güvenlik ağı servislerinin geçerli olacağından umutlu olduğunu söyledi.

Karacussian, “Çocuk koruma sistemi ne kadar kusurlu olsa da, insanların bir çocuk tehlikede olduğunda ihbar etmeye yönelik isteğini görmezden gelmelerini istemediğini söyledi.”

Erişimimiz Dahilinde Güçlü Aileler ve Topluluklar İçin İttifak’ta (Alliance for Strong Families and Communities Within Our Reach) yönetici olan Amy Jantz Templeman, henüz çocuk koruma sistemlerinin çocukları ailelerinden alınmasında yüksek bir orana sahip olduğunu veya pandemi öncesinden farklı bir tepkinin mevcut olduğuna ilişkin henüz destekleyici bir kanıt olmadığını söyledi.

Templeman ayrıca daha önceden kongre tarafından 2012 yılında Obama başkanlığında kurulmuş Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Komisyonu’nda (Commission to Eliminate Child Abuse and Neglect Fatalities) yöneticilik yaptı.

O, daha önce çocuk istismarı ve ihmali raporlarındaki genel düşüşün, düşük riskli yönlendirmelerdeki azalmaya bağlanabileceğini destekleyen bir çalışmaya atıfta bulundu.

Ancak, çocukların ailelerinden alınmalarına yönelik federal hükümete bildirme verilerine Haziran 2021’e kadar ulaşılamayacak. Eğer aramaların yüzdelik oranları daha önceki yıllarla kıyaslandığında bir artışla sonuçlanırsa, bu çocukların koruma sistemine alınmalarının uygun olmadığı anlamına gelmeyebilir. 

Bunun hala bize onların daha reaktif olduğunu göstermeyeceğini söyleyen Templeman, çocuk koruma sistemindeki karar vericiler, genellikle “hala uygun olarak ailelerden alıyor olabilirler, sadece onlar genellikle yaptıklarından daha ciddi vakalarla mücadele ediyorlar” dedi.

Sistemin reaktifliği ile ilgili sonuç çıkarmadan önce, çocukların ailelerinden alınma oranları etrafında oluşturulan, risk seviyeleri ve fiziksel veya cinsel istismar, ihmal, eğitim ihmali ve diğer problemler gibi savları içeren verilerin kalibre edilmesi gerekmektedir. 

Bu yıl gerçekten ne olacağını göreceğimiz birkaç ayımız daha olacaktır.

Weiner, yüz yüze eğitimin yeniden başlamasıyla birlikte kapalı kapılar arkasında gerçekleşen bir istismar dalgalanmasını ve ihbar tsunamisini beklemediğini söyledi. Ancak o çocuk istismarı ve işsizlik oranlarının birbirini takip ettiğini ve aylık işsizlik oranlarındaki %1’lik bir artışın kötü muamele iddialarına yönelik olarak taranan 61 rapordaki artışla ilişkili olduğunu söylüyor.

Weiner, “Pandemi sürecinde işsizlik ve yoksullukla bağlantılı olarak çocuğa kötü muamelenin artacağını düşünmek olasıdır ancak bu ifade yanlış yönlendirilebilir.” dedi.

Weiner MedPage Today’e “Bu aileler hakkında endişelenmeyeceğimiz anlamına gelmiyor, ailelerin gerçekten mücadele ettiği olaylara uyum sağlamalarını sağlayacak cevaplar vermeliyiz.” dedi.

Ailelerin, toplum temelli olan özellikle ekonomik ihtiyaçlara yoğunlaşmış bir desteğe ihtiyacı olduğunu belirtti. 

Önlemeye Odaklanmak

Pandemi öncesinde, çocuk koruma sistemine dahil olan çocukların sayısını azaltmak için bir hareket vardı. FFPSA’nın 2018’deki bölümüyle birlikte, politika üreticiler ailenin önceliğine ve korunmasına odaklanan veya çocukların aralarında akrabalık bağı olan bakım ortamlarına ve ruhsatlı koruyucu evlere yerleştirilmesinin önceliğini ve korunmasını öne çıkaran yeni bir ilgi başladı. 

Yasa, eyaletlerin çoğunun geleneksel olarak koruyucu bakımın sürdürülmesi ve evlat edinme ödemelerinden oluşan sosyal yardım fonlarının, ebeveynlerin ailelerini bir arada tutmasını sağlayacak psikolojik danışma, fiziksel istismar tedavisi ve ebeveynlik kursu gibi araçlar sağlayarak bunu destekleyecek servislerin ödenmesi için bir kısmını kullanılmasına izin veriyordu.

Çocuk Trendleri’ne (Child Trends) göre, 2016’da çocuk koruma hizmeti kuruluşları tarafından bu alanda kabaca 30 milyar dolar harcandı. Kongre Araştırma Servisi’ne (Congressional Research Service) göre bu harcamanın %56’sı eyaletten ve yerel hükümetlerden, %27’si ise hükümet programlarından Sosyal Güvenlik Yasası IV-E ve IV-B Başlığı ve Çocuk İstismarını Önleme ve Tedavi Yasası (the Child Abuse Prevention and Treatment Act) aracıyla karşılanıyordu. 

Fonun %17’lik ek bir kısmı, çocuk korumayla ilgili, ancak Sosyal Hizmetler Blok Hibe ve Muhtaç Aileler için Geçici Yardım gibi öncelikli olarak buna odaklanmayan federal programlardan geliyor. 

Templeman, Önce Aile Yasası’nın iyi bir başlangıç olduğunu, söylüyor.

Obama’nın başkanlığında Templeman tarafından yönetilen komisyon, CECANF raporunda hangi ölçülerde önlem sağlanırsa çocuk istismarının engellenebileceği gerektiği sonucuna ulaşırken, çocuk koruma hizmetindeki kuruluşların yalnız bir şekilde bu sorunun üstesinden gelemeyeceğini ifade etti.

Templeman “Giderek artan sayıda araştırma, çocuk istismarını önlemenin cevabının birkaç temel koruyucu faktör oluşturmaya dayandığını göstermiştir; genişletilmiş sosyal bağlılık, kaliteli çocuk bakımı, sağlık sigortasına ulaşım, stresi azaltan servislerle ilişki içerisinde olmak, temel ihtiyaçları sağlayan düzenli bir işe sahip olmak.

Ancak Templeman, çocuk koruma hizmetleri sisteminin koruyucu faktörleri iyileştirmeye yardımcı olmak için tasarlanmadığını söyledi.

O, “Çocuk koruma hizmetleri bir istismar veya ihmal vakası olduğunda koruyucu bir işlev olarak hizmet etmek, araştırmak, sonrasında ise herhangi bir tipte ihmal ve istismar meydana geldiğinde tedavi etmek ve ailenin devam etmesine yardımcı olmak için tasarlandı.” dedi.

Templeman, “Çocuk ve aile refahını sağlamak için herkesin oynayabileceği rolün sorumluluğunu almak, toplumun ve diğer kuruluşların bünyesinde daha fazla halk sağlığı yaklaşımına sahip olmalarını gerektiriyor.” dedi.

Templeman, FFPSA’ye yönelik bir sonraki mantıksal adımın ailelere yatırım yapan, federal program tarafından fonlanan, toplum temelli çocuk istismar önleme programları Çocuk İstismarını Önleme ve Tedavi Yasası’na yapılan yatırımı artırmak olması gerektiğini savundu.

Hem çocuklara kötü muamele sorununun tanımlanması hem de federal fon sağlamak ve bu soruna yanıt vermek için bir politika yaklaşımı sağlanmak amacıyla CAPTA 1974’te yürürlüğe girmiştir. 

Templeman, “Yani sadece kurum bakımına alınmasını engellemiyorsunuz, aynı zamanda birisinin bir aile ile ilgili bir endişeyle ilgili olarak çocuk koruma hizmetlerini aramasına neden olabilecek tetikleyici olaylardan herhangi birini önlüyorsunuz,” dedi. 

Casey Aile Programları tarafından verilen özete göre, başlangıç aşamalarındaki vakaların önlenmesi için CAPTA bütçesinin, koruyucu aile ve son aşamalardaki vakalara ayrılan fonlamayla kıyaslandığında spektrumun küçük bir kısmını kapladığı görülüyor. 2016 mali yılında, CAPTA fonları federal hükümetin çocuk refahı için ayrılan 13,5 milyon dolarının % 3’ünden azını oluşturuyordu.

CAPTA’nın bütçesi çocuk koruma ve Toplum Temelli Çocuk İstismarını Önleme Hibeleri’ni (Community-Based Child Abuse Prevention Grants) geliştirmek için eyaletin hibesiyle birlikte toplamda 2019 yılında 158 milyon dolardı.

Çocuk Güven Fonu İttifakı’nın (Children’s Trust Fund Alliance) yöneticisi Teresa Rafael, önleme çalışmalarıyla ilgili sorunun bir kısmının -yani çocukların çocuk koruma sistemine dahil olmalarını en başta önlemek için aile kaynaklarının geliştirilmesinin- çocuk esirgeme ve kamu sağlığı gibi bir şemsiye altında toplanmadığını ve böylece kamuoyunda gözden kaybolmasıdır” dedi.

Rafael MedPage Today’e “buna gerçekten ülke çapında olması gerekenden daha az kaynak ayrılıyor, ancak toplumsal getirisi çok yüksek” dedi.

 

Casey Aile Programlarına göre, çocuklara kötü muameleyi önleme ve müdahale programları, hizmetlere yatırılan her 1 ABD doları için 1,79 ila 20 ABD dolarından fazlasına yol açabilir.

CTFA, eyalet vakıf fonlarından oluşan ulusal bir ağa liderlik ediyor ve toplum temelli aile güçlendirme ve çocuk istismarını önleme programlarını desteklemek için her yıl çeyrek milyar dolardan fazlasını dağıtıyor.

Pandemide, Batı Virginia’daki düşük gelirli ailelere “kapıya bırakma” yoluyla çocuk bezi ve diğer malzemeleri sağlamak için aile kaynak merkezleriyle birlikte çalışıldı; kaynaklara ihtiyacı olan aileleri yönlendirmek için bir “sıcak hat” geliştirmek için Alabama Çocuk İstismarı ve İhmalini Önleme Departmanı ile çalışıldı ve çeşitli bölgelerde aile ziyaret programlarının erişimi artırıldı.

Rafael “Aşağılayıcı bir bakış açısına sahip olmaktansa yardım istediklerinde aileleri kaynak sağlayarak ödüllendirmek, bir vakanın daha ciddileşmeden önlenmesini sağlayabilir.” dedi.

Rafael, “ailelerden duyduğumuz bazı şeyler şunlar; yardım istediğimiz zaman, bu bedeliyle birlikte geliyor, yani birisi gündelik hayatımıza dahil oluyor, kararlarımı eleştiriyor, bu yardım ve ihtiyaç duyulan şeylerin ulaşması için bir engel” dedi. 

Ayrıca diğer bölgeler, risk altındaki ailelere sosyal yardımın genişletilmesi aracılığıyla çocuklara kötü muamelenin potansiyel olarak artmasının önüne geçmeye çalıştılar.

Michigan Sağlık ve İnsan Hizmetleri Departmanı’ndan Danielle Martin “Nisan sonlarına doğru, önleyici hizmetleri arıtmak amacıyla, kabaca 14 bin dezavantajlı aileye yıl içerisinde önleyici servislerin sağlanması amacıyla bakım vermek için 600 personel eğitildi.” dedi. 

MedPage Today’e “Bizdeki rakamlar ailelerin bağlantı kurma ihtiyaçlarının göstergesiydi” diyen Martin “biz genellikle madde bağımlılığı ve aile içi şiddet için ulaşılan aileleri görüyoruz” diye ekledi.  

Kentucky ve Tennesse’de faaliyete geçen, okullarda fiziksel olarak bulunan aile kaynak merkezlerinin umut verici bir müdahale olduğunun altını çizen Templeman, bir öğretmenin ihmal ile ilgili bir endişesi olduğunda, çocuk koruma hizmetini aramak yerine, bazen sadece aile kaynak merkezlerine gidip bir yönlendirme yapması…sonuç olarak çocuk ve potansiyel olarak tüm aile ihtiyaç duydukları desteği alabilir.” şeklinde açıkladı. 

Los Angeles Önleme ve Sonrası Bakım (The Los Angeles Prevention & Aftercare) topluluk ağı 2019’da arayanların servislerle bağlantılı olan 10 toplum temelli kuruluştan birine yönlendirildiği ve 2017’ye kıyasla önleyici servislerden yararlanan ailelerin sayısını üç katına çıkaran “Aileleri acil hattından yardım hattına yönlendirme” pilot programını kurdu.

Karacussian arabasındaki bir problem nedeniyle iş bulamayan bir anneyi hatırladı. Sonuç olarak, kadın depresyondaydı, işini ve evini kaybetmekten korkuyordu ve çocukları okula gitmiyordu. 

İlgili bir yetişkin, çocukların okulda olmak yerine sokakta oynadıklarını bildirdiğinde, bu çocukları çocuk koruma sistemine getirmek yerine, aileyi, yerel olan ve kadının arabasını tamir ettirebilecek esnek bir fona sahip olan toplum temelli bir kuruluşa Prevention & Aftercare ağı aracılığıyla yönlendirdi.

Los Angeles County ayrıca Annie E. Casey Vakfı, Casey Aile Programları, Amerika Çocuk İstismarını Önleme ve Çocuk Bürosu’nun ortaklığı olan “Büyüyen Aileler, Daha Güvenli Çocuklar: Refah için Ulusal Bir Taahhüt” üç yıllık pilot programının bir parçası olmak üzere dört bölgeden biri olarak seçildi. 

Karacussian, girişimi, akıl sağlığı departmanının sağladığı önlemlerden, halk sağlığı departmanının sağladığı madde bağımlılığına, aile içi şiddete, bireysel danışmanlığa ve aile terapisine kadar her şey için bir çaba olarak nitelendiriyor. 

Ve o, birçok savunucunun çocuk koruma sistemini kökten dönüştürme vizyonunu paylaşıyor.

“Bir sistem olarak yapmamız gereken, bir adım geri atıp aileleri bir bütün olarak görmek ve insana yakışır ücretli işlere, eşit eğitim veren okullara, gıdaya ulaşımlarını sağlamak. Bunlar, bir sistem olarak bütüncül olarak hesaba katılması gereken şeyler, benim düşünceme göre bir çocuk, Çocuk ve Aile Hizmetleri Departmanı’na girdiğinde ailelerimiz için artık gerçekten çok geç olmuş oluyor.”

Karacussian, “Bizim çocuk koruma sistemimize ihtiyacı olmayan ancak küçük bir yardıma ihtiyacı olan aileler ve çocuklarla gerçekten çalışmanın yolunu bulmamız gerektiğini düşünüyorum.” dedi. 

“Bundan daha fazlasını yapabilirsek, çocuk koruma sistemini bu şekilde çözeriz” diye ekledi.

Bazı çocuk koruma sistemi uzmanları FFPSA’nın temelindeki ilkeleri ilerletmek için pandemiyi bir fırsat olarak görüyor.

Philadelphia Çocuk İttifakı’nın (Philadelphia Children’s Alliance) geçici direktörü Paul DiLorenzo, “Belki de COVID-19 istismar ve ihmal olaylarının izolasyondayken tek başına gerçekleşmediği gerçeğini daha açık hale getirdi.” dedi.

DiLorenzo MedPage Today’e “Aksine, bunlar bazı zamanlar yıllar ve jenerasyonlar süren bir döngü içerisinde gerçekleşiyor.” dedi. 

Çocuk koruma sistemine katılmış olan ve kendileri bir çocuk koruma sistemi soruşturması geçiren ebeveynlerin, kısmen bu katılımdan sonra devam eden ruh sağlığı sorunları ve sosyal destek eksikliğinden dolayı, genel nüfusa göre çocuk koruma sistemi katılımı olan çocuklara sahip olma olasılığı daha yüksektir.

Ailenin korunması, gençler ve aileler için daha iyi sonuçlarla ilişkilendirilirken, taşınma veya çocuk koruma sistemi etkileşimlerinin çocukları ve aileleri olumsuz etkilediği gösterilmiştir.

Ulusal Çocuklar Konseyi Derneği’nin (National Association of Council for Children) Hukuk Direktörü Allison Green, COVID-19’un FFPSA’nın temelindeki felsefeyi canlandırdığı düşüncesine katıldı.

Green, “Ancak, çocuk istismarı ve ihmali oranlarının pandemi tarafından etkilendiğine ilişkin henüz bir karara varılmadı, bildiğimiz şey finansal stresin aileleri aşırı bir şekilde zorladığı” dedi.

Green, “Böylece biz kamu sağlığı sistemleri olarak yardım edebileceğimizi biliyoruz, haydi refah ve koruyucu faktörler üzerine çalışalım, sosyal ve ekonomik destek sağlayalım” dedi.

Dallas çocuk koruma sisteminin amacının önceden yatırımlar yapmak, çocuk istismarı ve ihmal vakalarını ortadan kaldırmak, kanıtlanmış vakalara sahip ailelerin sistemde geçirdikleri zamanı düşürmek olduğunu belirtti.

O, her şeye rağmen, “bunu işin dışına koymayı hedefliyor.” dedi.

Onun çocuk koruma sistemi konusunda “dipsiz kuyu” olarak gördüğü cemaat ve kurumsal ortamlar, önleyici ve toplum temelli hizmetlere göre spekturumun tam zıddında yer alıyor. 

Dallas “Aile sorununun proaktif bir şekilde üzerine gidildiği, sağlığın ekonomik ve sosyal belirleyicilerine değinildiği, müdahaleyi erkenden sağladığımız ve benim sistemin ‘dipsiz kuyusunda’ olarak tanımladığım mümkün olduğunca fazla çocuğu kurtarmak istemeniz” dedi.

“Eğer COVID için önemli bir nokta varsa, o da sistemin gitmesi gereken yerin burayı güçlendirmesidir.”

 

Bu yazı Onur Saygın tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.

 

Kurum Bakımındaki Çocuk ve Gençlere Gereksiz Psikiyatrik İlaç Verilmesi Sorunu (Türkiye-ABD-İngiltere-Danimarka) 

Devlet koruması altındaki çocuklarda, genel nüfusa oranla ruh hastalıkları önemli ölçüde daha yaygın olarak görülmektedir. Koruma altındaki çocuklarda sıklıkla görülen ruh hastalıkları arasında; depresyon, davranış bozukluğu, muhalif meydan okuma bozukluğu (ODD), dikkat eksikliği / hiperaktivite bozukluğu (DEHB), travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), mani, anksiyete bozuklukları ve reaktif bağlanma bozukluğu (RAD) yer almaktadır. Bunların yanı sıra koruma altındaki çocukların önemli bir kısmı yaşadığı travmalara bağlı olarak çeşitli, farklı semptomlar sergileyebilmektedirler. Koruyucu aile yanında kalan ve ruhsal bozukluklar yaşayan çocuklar sıklıkla yer değişikliği yaşaması, daha uzun süre koruma altında kalma ve koruyucu ailelerin yanında daha kısa sürelerle kalma durumları dahil olmak üzere kendisini olumsuz etkileyebilecek pek çok sonuç ile karşı karşıya kalabilmektedir.

TÜRKİYE

Türkiye’de kurum bakımındaki çocukların psikiyatrik ilaçlarla sakinleştirildikleri Hayat Sende Derneğinin alandaki gözlemlerine dayalı olarak bilinse de ne yazık ki konuya ilişkin yapılan araştırmalar oldukça yetersizken, herhangi bir veriye de ulaşılamamıştır. Yalnızca iki haberde psikiyatrik ilaçlarla ilgili bilgilere rastlanmıştır. Konuyla ilgili yok denecek kadar az sayıda araştırma bulunması ve hiç veri olmaması da önemli ve düşündürücü bir bulgu niteliğindedir. Kurum bakımındaki çocuklarda psikiyatrik ilaç kullanımı özellikle engelli çocukları sakinleştirmek için daha çok tercih edilmektedir. 2019 yılında yapılan bir haberde, Tokat ilinde 4-12 yaş arası çocukların kaldığı sevgi evlerinde 26 çocuğun, evlerdeki görevliler tarafından çeşitli fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldıkları, çocukların ağır psikiyatrik ilaçlar içmek zorunda bırakıldıkları ortaya çıkarılmıştır. Hastane raporlarında çocuklardan birine günde 4 doz yetişkin şizofreni ataklarında kullanılan ilaç verildiği de belirlenmiştir. 2016 yılında yurttan ayrılan bir gençle yurtta kalan gençlerin yaşadıkları sorunlar üzerine yapılan bir röportajda ise kendi yurt deneyimlerini paylaşan genç, en hafif gerekçeyle bile antidepresan verildiğini hatta antidepresan tepsisiyle gezen bir görevli bile olduğunu ifade etmiştir. Tüm bu süreçler sonucunda intihar vakalarının sürekliliğine vurgu yapmak amacıyla ayrıca  Hayat Sende Derneği bir ay içinde 4 çocuğun intihar girişimi sonucunda “Yurt intiharları son bulsun” sloganıyla koruma deneyimi olan gençler için gerekli psiko-sosyal hizmetlerin sağlanmasını,intiharların nedenlerinin ve çözüm önerilerinin Meclis Araştırma Komisyonu tarafından araştırılması için girişimlerde bulunmuştur.

Türkiye’de konuya ilişkin bulgulara ne yazık ki yalnızca birkaç haberde rastlansa da Amerika ve İngiltere’de kurum bakımındaki çocuklarda psikiyatrik ilaç kullanımı ile ilgili mevcut araştırmalar ve veriler bulunmaktadır. 

AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ (ABD)

Amerika’da, koruma altına giren çocukların %80’i ciddi ruh sağlığı alanında bakım/destek ihtiyacı duymaktadır. Bu çocuklar için psikotropik ilaçlar etkili bir tedavi yöntemi olabileceği gibi bu ilaçların ciddi yan etkileri de görülebilmektedir.

ABD Sağlık Bakanlığı ve İnsan Hizmetleri Genel Müfettişliği tarafından, 2018 yılında yayınlanan bir raporda, beş eyaletteki her 3 koruma altındaki çocuğun yaklaşık 1’inin, resmi tıbbi bakım standartlarına uygun tedavi planları veya takibi olmaksızın psikiyatrik ilaç reçetesi verildiği ifade edilmiştir.

Koruma altındaki çocukların psikiyatrik ilaç kullanıyor olma olasılığı, genel nüfustaki diğer çocuklardan çok daha fazla olduğu bilinmektedir. Çocukların ihtiyaç duymadıkları ve ruhsal durumlarını değiştiren ilaçları almaları sorunun yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır. Yersiz ilaç kullanımının yanı sıra araştırmacılar, okula uyum sağlamada veya sosyal ortamlarda adapte olabilmelerine yardımcı olmak için ilaç kullanımına ihtiyaç duyan çocukların bazen gerekli ilaç tedavisini görmediklerini belirtmişlerdir. Bahsedilen ilaçlar; dikkat eksikliği, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, bipolar bozukluk ve şizofreni ilaçlarını ifade etmektedir. 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre, ABD’nin genelinde yaklaşık 120.000 koruma altındaki çocuğun bu tür ilaçlardan en az birini aldığı düşünülmektedir.

Araştırmacıların incelediği bir vakada 6 yaşındaki koruma altındaki bir çocuğa; DEHB, öğrenme ve konuşma bozukluğu, öfke/meydan okuma patlamaları ve saç çekme bozukluğu tanıları konulduğu ve dört farklı psikiyatrik ilaç kullandığı fark edilmiştir. Çalışmanın devamında vakaya ilişkin yapılan ilaç incelemesinin sonunda çocuğun kullanması gereken dört ilaçtan ikisinin kesildiği ve birinin dozajının azaltıldığı daha sonra ise iki farklı ilaç reçetesi verildiği tespit edilmiştir. 

İNGİLTERE

2017 yılında Cinahl Information Systems tarafından yayınlanan bir rapora göre, ruh sağlığı sorunları, koruyucu bakım altındaki çocukların ve ergenlerin %80’ini etkilemektedir. Koruyucu bakım altındaki tüm çocukların %25’inden fazlası, 13 yaş ve üzerindekilerin ise %50’den fazlasının travmaya bağlı semptomlar yaşadıkları tespit edilmiştir. Tedavi için, misyonu travma geçirmiş çocuklar ve aileleri için hizmetlere erişimi iyileştirmek olan “National Child Traumatic Stress Network (NCTSN)” kuruluşuna sevk edilen koruyucu bakım altındaki gençlerle ilgili yapılan büyük çaplı bir çalışmada %11,7’si çalışmaya dahil edilen beş travma türünü (fiziksel istismar, cinsel istismar, duygusal istismar, ihmal ve yakın partner şiddeti) ve %70,4’ü bu travmalardan en az ikisini yaşadığını bildirmiştir. 

Koruma altındaki gençlerin, yukarıda bahsedilen travmalar sonucunda meydana gelen semptomlar için ilaç tedavisi özellikle anti-depresanlar sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Burada kritik nokta, çocukların ihtiyacına yönelik en doğru ve gerekli tedavi yönteminin uygulanması ve ilaç kullanımları konusunda özenli ve dikkatli davranılmasının gerekliliğidir. Bir yanda gereksiz ilaç tedavisinin diğer yandan ise gerekli olmasına karşın ihmal edilen ilaç tedavisinin ayrı ayrı ciddi sonuçları olabileceği, gençler ve çocuklar için önemli riskler oluşturabileceği unutulmamalıdır.

DANİMARKA

Danimarka’da ruhsal rahatsızlığı olan koruma altındaki çocuk ve gençler Çocuk ve Genç Psikiyatri Merkezi’ nde ayakta tedavi yöntemi ile tedavi görmektedir. Bu mümkün olmadığı taktirde çocuğun/gencin kaldığı kurumda tedavisi  gerçekleşmektedir.

Koruma altındaki çocukların ve gençlerin tedavisinin mümkün olduğunca optimal olmasını sağlamak için, kurumdaki personel ile çocuğun / gencin tedavisini yürüten Çocuk ve Genç Psikiyatri Merkezi arasında yakın işbirliği içinde  olmalıdır. 

Eğer çocuk, acil hastaneye kaldırılması gerekiyorsa çocuğa / gence kurumdan bir çalışan, bir ebeveyn veya sosyal ağından başka bir kişinin eşlik etmesi sağlanmalıdır.Çocuk/genç hastanede yatarak tedavi görürse ve bu kapsamda ilaçta değişiklik olması durumunda, Birleşik Tıp Kartı – FMK’ nın güncellenmesi önem taşımaktadır.  Taburcu sırasında, Çocuk ve Genç Psikiyatri Merkezi, hangi ilaç değişikliklerinin yapıldığı da dahil olmak üzere, hastanede yatış sırasında neler olduğu konusunda kuruma bilgi vermelidir. Merkez ayrıca çalışanlara ilaçla ilgili olarak nelere özel dikkat göstermeleri gerektiğini ve kurumun Çocuk ve Ergen Psikiyatri Merkezi ile tekrar iletişime geçme zorunluluğuna neden olabilecek hususlar konusunda bilgilendirmelidir.

 

Stajyer Sosyal Hizmet Uzmanı Sıla Safiye Karacan

Stajyer Sosyal Hizmet Uzmanı Zeynep Öksüz

Sosyal Hizmet Uzmanı Aybuse Ergü

 

KAYNAKÇA

Koç, U. (2019, Mart 15). Sevgi Evlerinde 26 Çocuğa İşkence. BirGün Gazetesi: https://www.birgun.net/haber/sevgi-evleri-nde-26-cocuga-iskence-255978 

Öğünç, P. (2016, Ekim 15). Devletin Üvey Çocukları. Cumhuriyet Gazetesi: https://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/615981/Devletin__uvey__cocuklari.html 

https://www.psykiatri-regionh.dk/undersoegelse-og-behandling/Tvaersektorielt-samarbejde/Samarbejdsaftaler/boern-og-unge/S%C3%A6rlige-m%C3%A5lgrupper/Sider/Anbragte-b%C3%B8rn-og-unge.aspx

https://www.ebscohost.com/assets-sample-content/SWRC_Mental_Health_of_Children_in_ (Öğünç, 2016)Foster_Care_QL.pdf

https://oig.hhs.gov/oei/reports/oei-07-15-00380.pdf

 

Toplumdan İzole Merkezi: Rehabilitasyon Merkezleri

“Her İnsan Engelli Adayıdır” sözünün doğruluğuna şeksiz şüphesiz hepimiz katılırız. Çünkü insanın yaşayabileceği kazalar sonucunda, kişinin vücudundaki işlevsizlik dolayısıyla kalıcı hasarlar oluşabilir. Oluşan hasarların da insanın hayatını devam ettirmede ciddi sorunları beraberinde götürdüğü de malumdur. “Engellilik” kavrama çoğunlukla bedensel işlevsizlikle alakalandırılır, halbuki engelliliğin bedensel olduğu gibi; zihinsel ve ruhsal olanı da vardır. Engelli kavramı Türk Dil Kurumu’na göre: Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal veya sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmiş, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri çeken kimse olarak tarif edilir.

Günümüz Türkiye’sinde, Engelli bireylere dönük hukuksal zeminde oldukça kapsayıcı ve yapıcı maddeler vardır. Sosyal Hizmetler Kanunu ile birlikte Engelli bireylerin de korunması, hayatlarının kolaylaştırılması ve kendilerine yetebilmeleri için hatırı sayılır miktarda düzenlemeler ve hizmetler sunulmuştur. Ancak hukuku, yazınsallıktan fiile geçirecek insanların yeterince olmayışı bu kaidelerin uygulanmasında çok büyük eksiklikler ve dolayısıyla ihmaller ortaya çıkarmıştır. Rehabilitasyon merkezlerinde çalışan; hemşire, doktor, bakım personeli ve diğer yardımcı hizmet sınıflarından tutun; öğretmen, idareci ve bürokratik yöneticilere varıncaya kadar insan kalitesinin liyakatle ölçülmeyip aidiyete göre değer kazandığı bütün sistemlerde en mükemmel kanunlar bile duvar kâğıdı olarak kalır. Hayatın işleyişinde, toplumla bütünleşebilen insanların bile bu sorunlara bağlı olarak ciddi zorluk ve sıkıntılar yaşamasına karşın özel gereksinimli bireylerin bu sorunlardan etkilenmesi çok daha derin ve onulmaz yaralarla kendini göstermektedir.

Temel insani ilkelerin ve hukukun ortaya koyduğunun aksine bugün Rehabilitasyon Merkezlerinin faaliyeti; engelli bireylerin topluma kazandırılması, öz bakım becerilerini edinmesi ve bir insan olarak yaşamasına adeta pranga vurmaktadır. Daha çok mekansal iyileştirmeler ve devamlılığı olmayan dönemsel çalışmalar engelli bireylere kısa süreli bir tatil havası vermektedir. Engelsiz Yaşam Merkezleri-Evi gibi farklı yöntemlerle fiziksel alana dönük iyileştirmeler olsa da bu icraatlar etkisiz kalmakta, engelli birey için lazım gelen ilgi, alaka, sevgi ve eğitim ihmal edilmektedir. Kurumlarda çalışan tüm personelin ihtisas alanı, özel gereksinimli bireylere dönük ayrıca bir eğitimi olup olmadığına bakılmaksızın istihdam edilmesi, medyadan da öğrendiğimiz örneklerle beraberinde çeşitli istismarları getirmektedir. Bazen kurum personelinin yönlendirmesi, bazen de iş bilmez diplomalı hekimlerin kırmızı reçetelerle verdikleri antidepresan ve türevi ilaçlar engelli bireyleri hayattan koparıp uyku halinde yaşamalarına sebebiyet vermektedir. Bugün medya tarafından pek nadir aktarılan haberlerin pek çoğu şiddet olaylarını içermekte ve bu şiddetin temelinde de aynı ehliyet-liyakat sorununun olduğu bilinmektedir. Şiddetin her türlüsüne karşı olmak gündeme göre söylenen sözden öte olmalıdır. Şiddeti doğuran sebepleri ortadan kaldırmadan, mağduru koruyacak önlem alınmadan kurulan her cümle en basit ifade ile ikiyüzlülüktür.

Engelli bireylerin, toplum içinde serbestçe gezip, adeta ‘’normal insanları’’ rahatsız etmemeleri için kullanılan  rehabilitasyon merkezleri  ve işleyişleri ya düzeltilmeli ve gerçek manada ‘’rehabilite’’ etmelidir  ya da kapatılmalıdır. Bugünkü işlevi  bir anlamda da açık ceza evi  gibi çalışan bu kurumların eksiklerinin başında kalifiyeli idarecilerin ya azlığı ya da hiç olmayışıdır. Kötülük kötülüğü doğurur sözü bu manada kendini göstererek hemen hemen bütün personelde aynı sonucu doğurmaktadır. Tabii burada işini hakkıyla yapan, buradaki insanları işinin gereği değil, bir Allah kulu, sırf insan olduğu için seven ve onlara dokunmaya çalışan her bir çalışanı anmak ve varlıklarını bilmek bir nebze de olsa bizi rahatlatan unsurlardandır. Selam olsun onlara, sevgi olsun, aşk olsun.

Engelli üç kardeşe sahip olup, ikisinin Rehabilitasyon Merkezlerinde kaldığını belirterek, ağabeyleri olarak yaşadıkları sorunları gören, tahlil eden bir vatandaş olarak yaşadığım hadiseyi size anlatmak istiyorum. 24 yaşında bir kardeşim 18 yaşında bir kardeşim Rehabilitasyon Merkezinde  zihinsel gerilik (mental retardasyon) tanısı ile kalmaktalar. Esasında  2 kardeşimle beraber koruma altına alınmış ve Yetiştirme yurduna yerleştirilmiştik. Zihinsel durumlarına karşılık 5-6 yıl sonra Rehabilitasyon Merkezlerine gönderildiler. Gerçekte sorun anne-babamızın sağ fakat ebeveynlik bilincinden yoksun oldukları için ne sevgi, şefkat ne de temel öz bakım ve becerilerini öğretmede yeterliydiler. Benim şansım ya da talihim ne ki böyle ‘’normal’’ oldum bilmiyorum, fakat bebeklik dönemimde yengem ve amca çocuklarımın benle ilgilenmesi ve alakadar olması şimdilik çıkarsamalarım arasında. Aynı şans çeşitli sebeplerle kardeşlerimde olmadı, dolayısıyla az da olsa bu ilgi ve alakadan, şefkat ve sevgiden mahrum kaldılar. Bu şartlar içerisinde Yurda ve akabinde Rehabilitasyon Merkezine gönderilen kardeşlerimin 18 yaşında olanının kaldığı yerde ilaç olabildiğince vermediler ve bugün uygulamalı iş okulunu (lisesi) bitirme aşamasına geldi. Ancak 24 yaşındaki kardeşim kendisine gösterilmesi gereken ilgi alaka ve eğitimden yoksun, hayatın olağan akışı içindeki yaşantısından başka bir eğitime tabi tutulmadığı ve en önemlisi böyle bir çabayı göstermekten kaçınıldığı veya gerektiği ölçüde verilmediği için bugün sözüm ona epilepsi, şizofreni ilaçları kullanan bir ‘’bağımlı’’ haline geldi.  24 yaşındaki kardeşimi izne aldığımda beraberinde verdikleri ilaçları görünce resmen şok oldum. Yüksek dozda  2-3 tane anti-depresan, epilepsi ve şizofreni tedavisinde kullanılan ilaçlar toplam 6 tane ilaç vardı. Onda olmayan Yetiştirme Yurdunda kaldığımız süreçte asla böyle bir sorunu olmadığı halde resmen insan dışı bir varlığa dönüştürdükleri kardeşim ne eskisi gibi düzgün cümle kurabiliyor, ne de eskisi gibi algı ve bilinci açık oluyor. Durumu Cimer üzerinden ayrıntılı anlatıp burada da sunduğum önerileri yazmama karşılık, bu ilaçların kendisine doktor kontrolünde verildiği cevabı hakikati bir kez daha gün yüzüne çıkartmıştı.

Kardeşim üzerinden anlatıp sizlere izah etmeye çalıştığım şey: Rehabilitasyon Merkezlerinin pek çoğunun bugün Engelli insanları rehabilite etmekten çok antidepresan ilaçlarıyla uyutulup hasta edildikleridir. Buna kılıfları hekim kontrolüyle verildiğidir. Toplumdan izole ederek, ilaçlarla uyuttukları insanların insan gibi muamele ile topluma kazandırılması gerekliliğidir. Hekimlerin bilgisine ve ilacın gerekliliğine inanıyorum. Ayrıca ettikleri yemine sadık kalıp işini layıkıyla yapan hekimlerimizi saygı ve sevgiyle anıyorum. Ancak ısmarlama ilaç yazma ya da baştan savarak ilaç yazmanın ne gibi sonuçlar doğurduğunu birinci elden tecrübe etmiş bulunmaktayım. Bunun için lütfen ilaçlarla rehabilite yerine; sevgiyle, aşkla, eğiterek öğreterek rehabilite edin…        

Bu yazı koruma altında yetişen 25 yaşındaki Ahmet tarafından kaleme alınmıştır.

Hayat Sende’nin toplumsal pozitif dönüşüm mücadelesine destek vermek için tıklayınız.

Edinilen Bilgiler Covid-19 Kısıtlamaları Boyunca Kurum Bakımındaki Çocukların Stresle ve Soyutlanmayla Karşı Karşıya Kaldığını Gösteriyor

Sosyal hizmet uzmanları, ebeveynler, koruyucu aileler ve evlat edinilen çocuklar son altı ayda fazladan stres yaşadılar.

Kurum bakımında yaşayan bazı çocuklar, Covid-19 pandemisi sırasında ebeveynleri ile daha az temas kurdular. Geçtiğimiz yıl ebeveynler, sosyal hizmet uzmanları ve koruyucu aileler için oldukça stres yüklü bir sene oldu.

Çocuk Bakımı Yasası Raporlama Projesi (The Child Care Law Reporting Project), 2020 yılının ikinci yarısında kurum bakımında olan ve kurum bakımında koruma altına alınan çocukların deneyimlerinin incelendiği 48 vaka raporu yayınladı.

Vakaların çoğunda, çocukların ve onlara bakım vermekte olan kişilerin Covid-19 kısıtlamaları nedeniyle ek stres yaşadıkları görülmüştür.

Bazı ailelerde, ebeveynler ve çocuklar arasındaki etkileşim azaltıldı veya kısıtlamalar sırasında yüz yüze görüşmelerine izin verilmedi. Bazı kurum yetkililerinin, kendileri veya kurumdaki bir üyenin virüs riskinin bulunduğu yerlerde çocukların başkalarıyla etkileşime geçmesi konusunda endişeli oldukları ortaya çıkarılmıştır.

Mahkemeler tarafından çocuk bakımı ile ilgili kararlar almak için kullanılan çocuk veya ebeveyn değerlendirmelerinin bazı durumlarda iptal edilmesi veya kısıtlanması gibi durumlar oluştu.

Çocuk Bakımı Yasası Raporlama Projesi Yöneticisi Dr. Carol Coulter, “Tüm çocuklar için zor olan bu Covid-19 pandemisinin en savunmasız olan bu çocuklar üzerinde orantısız bir etkisi olduğu açıktır” dedi.

Dr. Coulter, “Kurum bakımında bulunan çocukların ebeveynleri ile anlamlı bir etkileşimden mahrum kaldıkları ve gelecekteki bakımlarını planlamak için gerekli olan değerlendirmelere erişimin azaldığı veya bu değerlendirmelerin geciktiği gibi durumlar ortaya çıktı” şeklinde bir açıklama yaptı.

“Problemlerinin üstesinden gelebilecek ve çocuklarıyla yeniden bir araya gelebilecek ebeveynlerin bunları yapabilmeleri için gerekli olan terapileri kaçırdıkları vakalar da bulunuyor” dedi.

Çocuk Bakımı Yasası Raporlama Projesi tarafından yayınlanan diğer raporlar arasında, çocukların bitlenmeye bağlı ciddi enfeksiyonlar, bağımlılık ve terapi hizmetleri üzerindeki kısıtlamalar ve okulların kapanması sırasında koruma kararı alınan çocukların izolasyonu gibi durumlar nedeniyle çocukların hastaneye yatırıldıkları vakalar bulunmaktadır.

Çocukları koruma altına alınan bağımlılık veya ciddi zihinsel hastalıklarıyla baş eden ebeveynler, çocuklarıyla yeniden bir araya gelmelerine yardımcı olacak destek hizmetlerine erişmekte zorluk çekmişlerdir.

Vakaların önemli bir kısmı aile içi şiddet içermektedir.

Bazı vakalarda, Kuzey İrlanda bölgesinde veya İngiltere’de çocuk bakımı davalarıyla karşı karşıya kalan ebeveynlerin, bunları önlemek için ülkeye geldikleri görülmüş; bu, mahkemelerin konuya ilişkin davanın nerede görülmesi hakkında karar vermesi gerektiği anlamına gelmiştir.

Çocuk Bakımı Yasası Raporlama Projesi, “Brexit’in gelecekte bu tür davalar üzerinde ne gibi bir etkiye sahip olacağı görülecektir, çünkü Avrupa Birliği yetki alanları arasındaki davaları aktarmak için oluşturulan yasal yapı artık geçerli değildir” açıklaması yapmıştır.

Dr. Coulter, “Daha da endişe verici olanı, bu yıl, çocukların bitlenmeden kaynaklanan enfeksiyonlarla hastaneye kaldırılmasına neden olan ciddi ihmal vakaları gördük” dedi.

Okulların uzun süre kapalı kalmasının, genellikle bu tür çocukları korumada ön saflarda bulunan öğretmenleriyle iletişimlerinin koptuğu ve bu nedenle ihmalin çok uzun süre fark edilmediği anlamına gelip gelmediği sorusunu gündeme getiriyor.

“En savunmasız kişilerin erken aşılanması da dahil olmak üzere virüsü yok etmek için önlemler planlarken, hükümetin kurum bakımındaki çocukların ihtiyaçlarını dikkate alması hayati önem taşıyor ” dedi.

“En savunmasız durumda bulunan bu çocuklar üzerindeki etkiyi mümkün olduğunca azaltmak adına çocuk koruma çalışanları ve koruyucu aileler için erken aşılama düşünülmelidir.” 

Bu yazı Feyza Tevetoğlu tarafından Hayat Sende Derneği adına Türkçeye kazandırılmıştır.

Yazının orijinal linkine ulaşmak için tıklayınız.