Türkiye’de Çocuk Koruma Sistemi ve Koruma Altındaki Çocuklar

Çocukların bakımı, yetiştirilmesi, ihtiyaç ve isteklerinin karşılanması salt anne babanın görev ve sorumluluğu olduğu inancı, çocuğun korunmasında ailenin yanında toplumun da sorumluluğu olduğu bilincinin gelişmesine evrilmiştir. Bir çocuğun ailesi yanında bakımı ve korunması için alınabilecek önlemler ve hizmetler deyince, bu alandaki sosyal politika ve uygulamalar, yasal düzenlemeler, ailenin güçlendirilmesi ve desteklenmesini hedefleyen tüm kararlar eş zamanlı olarak düşünülmelidir. 

Yapmış olduğumuz geniş çaplı literatür taramasında dergi makaleleri, süreli makaleler, araştırmalar, derlemeler, yüksek lisans ve doktora tezleri, raporlar ve daha birçok araştırmanın taramasıyla ilgilenilmiştir. Araştırmalarda karşılaştığımız benlik algısı, var olan eşitsizlikler, akran zorbalığı, öz şefkat gibi temel konuların, çocuk bakımı, çocuğun korunması, çocuk refahının sağlanması ve çocuk bakım sisteminin iyileştirilmesi adına oldukça önem arz ettiğini görmekteyiz. Bakım hizmetleri aile yanında bakım ve kurum yanında bakım olmak üzere iki ana dal olarak ayrılmaktadır. Her iki bakım sürecinde de çocuk refahı kapsamında çocuğun yüksek yararının gözetilerek en iyi ve en sağlıklı şartlarda büyümesine ön ayak olunması gerekmektedir. 

Çocukların korunması görev ve sorumluluğu giderek bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp neredeyse tüm sivil toplum örgütlerine ve özel girişimciliğe bırakılması son yıllarda gerçekleştirilen tartışmaların başta gelen konusu olmuştur. Korunma ihtiyacı olan çocuklar ve onlar için uygulanan bakım uygulamalarını inceleyen birçok araştırma, kurum bakımı ve aile yerine geçebilen bakım yöntemlerinden olan koruyucu aile hizmetini karşılaştırmakta ve önemli geri bildirimler toplamaktadır. Anne ve babası ile birlikte büyüyen, ailesinin desteğini, ilgisini ve sevgisini hisseden çocuklar hayata ve karşılaşabileceği zorluklara karşı daha güçlü bir duruş sergilemektedir. Kurum bakımında kalan çocuklarda olumlu bağlanmanın olmaması, düşük benlik algısının var oluşu ve sosyal desteğin zayıf kalması gibi durumlar gözlemlenmiştir. Aynı zamanda geleneksel koruyucu aile adı altında Türkiye’de biyolojik ailesi yanında bakım göremediği için bir akrabası yanında bakılıp korunan, haklarından korunma kararı olmayan ve kamunun herhangi bir şekilde ilgi alanında olmayan çok sayıda çocuk bulunmaktadır. Geleneksel koruyucu aile kapsamında bakımları gerçekleştirilen çocukların bakımı ve korunması kamunun ilgi alanında olmalı, kayıt altına alınmalı, zorunlu denetim sağlanmalı ve ilk önce çocuğa sonra aileye gerekli her türlü destek sağlanmalıdır. 

Raporlar, araştırmalar ve paylaşılan vaka örnekleri sonucunda 2828 Sosyal Hizmetler Kanunu ve 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun gelişen ve değişen gereksinimler için yeniden ele alınması ve çocuğa yönelik hukuki uygulamaların tek bir çatı altında toplanması sistemde var olan problemlerin çözümünde önemli rol oynayacaktır. 

 

Bu yazı Rabia Nur Bülbül tarafından, Türkiye’de çocuk koruma sistemine ilişkin akademik yayın taraması sonucunda kaleme alınmıştır. Rabia Nur Bülbül, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümü son sınıf öğrencisidir. Bülbül şu an Türk Kızılayında stajına devam etmekte ayrıca Hayat Sende Derneği’ne gönüllü olarak destek vermektedir.

Hayat Sende’nin pozitif toplumsal dönüşüm çalışmalarına destek vermek için tıklayınız.

 

Yararlanılan Kaynaklar:

Türki̇ye’de Çocuk Koruma Si̇stemi̇ ve Koruyucu Ai̇le Uygulamaları Üzeri̇ne Bi̇r Değerlendi̇rme, Kasım Karataş, 2007, Dergi Makalesi 

Türki̇ye’de Çocuk Refahı Bağlamında Korunmaya Muhtaç Çocuklara Sunulan Bi̇r Hi̇zmet: Koruyucu Ai̇le Hi̇zmeti̇, Sinem Yıldırımalp Özge Hiz, 2018, Dergi Makalesi 

Sosyal Problem Çözme Programının  Korunma İhti̇yaci Olan Ergenler ve Çocuk Evi̇ Sorumluları Üzeri̇ndeki̇ Etki̇si̇, Ayşegül Erçevik, 2018, Doktora Tezi

 

Tavsiye Edilen Yazılar