Merhaba, öncelikle seni tanıyabilir miyiz?
Merhaba, kendimi tanıtmaya önce neler yaptığım ve neler yapmak istediğimle başlamak isterim. 22 yaşında bir birey olarak devletimizin ve koruma altında kalan veyahut kalmış gençlere destek sağlayan derneklerin destekleriyle bir devlet üniversitesinde, iktisadi ve idari bilimler fakültesinde öğrenciyim, sınıfımın birincisiyim ve aynı zamanda başka bir üniversitenin de adalet programını bitirmiş bulunmaktayım. Hedefim ise ülkeme iyi hizmet edebileceğim bir konumda, benim gibi gençlerin zaten kötü olan ülke şartları içerisinde daha iyi ve daha entelektüel bir eğitim seviyesine ulaşabilmesi için faaliyetlerde bulunmak. Bunun için de liseyi bitirememiş, kaldığı kurumdan ayrılmış, destek göremeyen arkadaşlarıma açık lise sınavları için edebiyat dersleri vermekte ve üniversite sınavına hazırlanmalarına destek olmaktayım.
Koruma altında kalma sürecinden bahsetmek ister misin? Senin deneyimlerin neler?
Açıkçası pek iç açıcı bir deneyim olduğunu söyleyemeyiz. 13 yaşından 18 yaşına kadar farklı kurumlara farklı sebeplerle geçiş yapmak zorunda bırakıldım. Yapmadığım şeyler konusunda adıma tutanaklar tutuldu. Profilimin uymadığı ve psikolojimi bozabilecek kurumlara gönderildim ve ağır travmalar yaşadım. Gönderildiğim her kurumda yaşadığım problemler, bana göre vasıfsız ve yetersiz personeller nedeniyle yaşandı. Yeri geldi üç ay okul kaydım yapılmadı, bu nedenle sınıfta kaldım ayrıca kayırmacılığın had safhada olduğu zamanlar da yaşandı. Bu nedenle benim hakkımda karar vermesi gereken kişilerin daha kendileri hakkında karar verebilecek düzeyde olduğunu asla düşünmedim/inanmadım.
Devletimiz bizim için bütün imkanlarını seferber ederken, personellerinin yetersizliği nedeniyle bu imkanlardan faydalanamayan yüzlerce arkadaşım var. Özellikle çocukları 18’ine az bir zaman kalan ailelerine gönderme çabası ve bu nedenle memur olamayan bir sürü genç, devlet hastanelerinde sadece beş dakika psikiyatri ile görüşüp bir sürü ilaç kullanan genç ve bunların yaşadığı fiziksel ve mental sorunlar. Elbette insanların bu ilaçlara ihtiyacı vardı zor zamanlar yaşayan insanlardık ve bunları doktorlar veriyordu (ortaokul sonunda bu ilaçlar nedeniyle sınıfta kaldım ŞOK ile geçtim). Lakin çoğu çocuk için daha iyisi yapılabilirdi. Ayrıca bu sorun şu an devam etmese de geçmişte özellikle küçük çocukların kaldığı kurumlarda şiddet olaylarının yaşandığını biliyoruz. Bize hayatı öğretmek yerine tellerle çevrili binalarda yaşamayı öğrettiler ayrıca çoğu kurumda telefon kullanımının yasak olması, cam bardak kullanımının dahi yasak olması hatta ve hatta cımbızı bile gözetim altında kullanmamızın bize ne faydası/yararı olduğunu bayağı bir tartışmak gerekir. Siz ne dersiniz?
Çocuk koruma sisteminde bir şeyi değiştirme imkanın olsa neyi değiştirirdin?
Son zamanlardaki gözlemlerime dayanarak bu sistem içerisinde önemli iyileştirmeler yapıldığını söyleyebilirim lakin yeterli olduğunu asla kabul edemeyiz. Özellikle çocukların ailelerine geri verilme süreçlerinde sıkı gözetim sağlanmalı. Çocukların memurluklarıyla ilgili önlerine engel olabilecek uygulamalardan kaçınılmalı, devletin sağladığı bütün imkanlardan çocukların daha eşit bir şekilde yararlanabileceği sistemler kurulmalı, üniversiteye teşvik artmalı bu konuda çalışmalar yapılmalı. İlaç kullanımından ziyade daha modern ve belki daha zahmetli olabilecek rehabilitasyon imkanları sunulmalı.
En önemli ve can alıcı değişiklik ise personelin eğitilmesidir. Unutmayın bizler devletin koruma ve bakımı altında büyüyoruz. Davranışlarımızın mesuliyeti sadece bize ait değil, vicdanen bizi yetiştirenlere de aittir.
Çocuk koruma sistemindeki paydaşlardan birine seslenmek istesen kime, ne söylersin? (kurum müdürü, bakanlık, Sosyal hizmet uzmanı vb gibi bir paydaşa)
Buradan kaldığım kurumlardaki temizlik elemanlarına teşekkür etmek istiyorum. Sadece onlar, bizimle ilgili kararları vermedikleri için bizlere yakındılar ve şefkatliydiler. Büyüdüğüm süreç boyunca çoğu şeyi onlardan öğrendim.
Şu an koruma altında bulunan çocuk ve gençlere ne söylemek istersin?
Arkadaşlarım, kardeşlerim içinde bulunduğunuz durumun vahametine kapılıp kendinizi kaybetmek yerine ayağa kalkın ve savaşın, yalnız değilsiniz. Gelecek bizlerindir.
Okuyun! Okuyun! Okuyun!. Elinize hangi kitap geçerse okuyun, hangi üniversiteye gitmek isterseniz gidin. Hayal kurmayı öğrenmek zor, evet, ben de yaşadım ama bizi bekleyen gelecek emin olun ki hayatımızı, yaşadığımız sorunları görmezden gelecek. Bizim için sağlanan imkanları kullanın ve sonunda borcunuzu ödeyin. Bu borç ancak devletimize, milletimize hayırlı evlat/vatandaş olmakla gerçekleşir ve arkanızdan gelmekte olan diğerleri için de bir kapı olun, bir dayanak olun, ya da Hayat Sende Derneği gibi olun.
Son olarak ne eklemek istersin?
Öncelikle bu röportaj için kendi adıma çok teşekkür ederim. Sesimizi duyurduğunuz için bütün arkadaşlarım adına da teşekkürü bir borç bilirim.
Merve, koruma altında yetişmiş bir genç, 22 yaşında.